Geç kalmak
Bazen mahsuni bazen münzevi anlarımız olur, bir içsel hesaplaşma sanırım bu. Bir olay, bir kişi, bir toplum belki de bir çiçek buna sebebiyet verebilir. Öyle bir haldir ki gökyüzü aydınlıkken kara bulutlarla savaşır insan. Kirpiklerinin arasından seller akar, kaşları istemsiz neşter olur. Üzdüğünde de üzüldüğünde de en çok üzülen yine sen oluyorsun, üzdüğün için de üzülen sensin, üzülen sen olduğun için de. Bir girdap olup göğsünün tam ortasına yerleşir bu, çöker kalır. Bu ıstırap ne çekilmiş bir acıya benzer ne de kaybedilmiş bir şeye, geri dönüşü olmayan bir şeydir, açılmış yara gibi iyleşse de iz bırakır. İnsan bazen durup düşünüyor, bu kadar çaba boşuna mıydı,bunca yaşanılmış hayat bunca kaydedilmiş duygu bunca yeşermiş çiçek, bunlar hep ne için var oldu. Anlamsızlık için mi? Testi kırıldı mı bir kere eski haline dönmezmiş, insan kalbi de öyledir heralde. Üç günlük dünya uğruna kainatın acısını yüklüyor bazen insan ne can dayanır buna ne göz...